Geçtiğimiz pazartesi günü 18:45 (TSİ) sıralarında Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın çalışmadığına dair bir haber dolaşmaya başladı. İlk başlarda geçici bir internet sıkıntısı olarak izlenim yaratmasına rağmen kısa bir süre sonra Facebook’un California’daki merkezinden gelen açıklamalarla birlikte, durumun daha ciddi olduğu ortaya çıktı. New York Times’ın teknoloji muhabiri Sheera Frenkel, BBC’ye yaptığı açıklamada, sorunun çözümünün uzun sürmesinin başlıca nedenlerinden birinin, sorunun çözümüne yönelik çalışma yapacak olan insanların binaya fiziki olarak girememesinden kaynaklandığını dile getirdi. Bu süre zarfında Twitter’da uzunca bir süre trend topic olan bu platformalar ile ilgili komplo teorileri dolaşmaya başladı. Kesintinin bir yazılım hatasından mı, bir grup hacker saldırısından mı yoksa bilinçli olarak Facebook tarafından mı kaynaklandığı henüz net olarak bilinmiyor ancak Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in, özür dilemek için rakip sosyal medya platformu Twitter’a başvurmak zorunda kalması uzunca bir süre gündemden düşmeyecek gibi duruyor.

Dünyanın bazı bölgelerinde Facebook ‘internet’ anlamına geliyor. Facebook’a ait platformlar, dünya çapında yüz milyonlarca insan için bir sosyal ağdan çok daha fazlası. Bu mecralar iletişim araçları olmanın çok ötesinde birer e-ticaret kaynağı veya vitrin olarak kullanılıyor. Öyle ki 2020 yılında WhatsApp, dünya çapında 50 milyon ticari işletmenin iş uygulamasını kullandığını iddia etmişti. Dolayısıyla Facebook grubu bugün birçok girişimci ve profesyonelin müşterilerle tanışma ve iletişim kurma şekli olarak kabul görüyor.

6 saatlik kesintinin neden kaynaklandığı üzerine birçok sebep ortaya atıldı. Bunlar arasında; hacker grubu tarafından kullanıcı verilerine ulaşma girişimi olduğu, şirket çalışanlarının birbirlerine erişemediği, Facebook ve Instagram ile ilgili usulsüzlükleri ifşa eden Facebook çalışanı Frances Haugen’ın birkaç hafta önce önemli dokümanları Wall Street Journal ile paylaşmasından kaynaklandığı gibi iddialar sayılabilir. Siteler kapalıyken, çoğu büyük sosyal medya platformlarından göç etmiş olan QAnon komplo teorisyenleri ise kesintinin neyi temsil ettiğini teorileştirmeye başladı. Telegram’da “QAnon John” olarak bilinen John Sabal, kesintinin bir “karartma” olup olmadığını sorguladı. QAnon komplosunun takipçileri tarafından bu kesintinin ülke çapında 10 günlük bir karartmayla sonuçlanacağı ve ardından olayın çocuk kaçakçılığı çetesine karışan küresel seçkinlerin toplu olarak tutuklanmasına kadar gideceği forumlarda konuşuldu. Mark Zuckerberg’in bu süre zarfında 7 milyar dolar kayıp yaşadığı ve ayrıca Facebook’un kapalı kaldığı süre boyunca saatte 220 bin dolar kaybettiği ise diğer söylentiler arasında. Şirket tarafından yapılan son açıklamaya göre yaşanan kesinti, rutin bakımla başladı. 3 Ekim Pazar günü Facebook’un tüm bilgi işlem tesislerini birbirine bağlayan omurga ağının kullanılabilirliğini değerlendirmesi için bir komut yayınladı ve bu yayın sonrası şirketin iç denetim sistemindeki bir hatadan dolayı komut gerektiği gibi çalışmadı. Dolayısıyla beklendiği gibi çalışmayan komut sebebiyle tüm dünyayı etkileyen bir kesinti gerçekleşti.

Haugen etkisi

Facebook’un nefret söylemini ve yanlış içeriği bariz bir şekilde teşvik ettiğini dile getiren eski Facebook çalışanı Frances Haugen’e göre şirket “güvenlik yerine kârı seçerek astronomik kârlarını insanların önüne koyuyor”. Bu platformların zorlanıncaya kadar doğru yolu bulmayacaklarını açıkça dile getiren Haugen, Kovid-19 dezenformasyonundan, çocukların ve gençlerin ruh sağlığı için oluşturduğu risklere kadar platformaların birçok olumsuz yönüne dikkati çekiyor. Instagram’ın gerçekçi olmayan güzellik standartlarını yaratarak gençlerin özgüvenlerini etkilediğini dile getiren Haugen, milletvekillerine verdiği demeçte, “Facebook’ta yapılan seçimler çocuklarımız, kamu güvenliğimiz, mahremiyet ve demokrasimiz için bir felaket. İşte bu yüzden Facebook’ta değişiklik talep etmeliyiz” diye açıklamalarda bulunuyor.

ABD basınında, yalnızca kamuoyu baskısı ile Facebook’un değişmeyeceği, Facebook’u düzeltmenin tek yolunun Washington olduğu konuşuluyor. Çünkü birçok kişiye göre eğer Facebook kendini düzeltmek isteseydi bunu 2016 seçimlerinden sonra ya da Cambridge Analytica skandalından sonra veya en son yapılan 2020 seçimlerinden sonra yapabilirdi. Ama bunun aksine Facebook’un nefret söylemini düzenleme konusunda giderek daha isteksiz olduğu gözlemleniyor. Wall Street’e sunulan belgeler, Instagram’da gençler arasında gitgide kötüleşen vücut imajı sorunları dahil olmak üzere, Facebook’un somut zararlarını tüyler ürpertici kanıtlarla gün yüzüne çıkartıyor. Şimdi merak edilen ise Beyaz Saray’ın artık bu konuda bir şey yapıp yapmayacağı.

Buna karşılık Facebook, toplumdaki eğilimleri yansıtan bir ayna olduğunu iddia ediyor. Evet öfke, şiddet veya nefret insanlık için yeni duygular değil. Ancak son yıllarda, sosyal medya tüm bu duygulardan fazlasıyla yararlandı. Bu gidişle Facebook algoritmalarının kötü toplumsal eğilimleri güçlendirdiğini, önyargıyı, öfkeyi ve şiddet eğilimini yaydığını kabul etmeyecek. Bu algoritmalar müdahale edilmediği sürece bizi zehirlemeye devam edecek.

“Kelimenin tam anlamıyla bize bağlısınız”

Dünya genelinde 6 saat süren kesintinin ardından yaşanan toplumsal karmaşa ise birçok gerçeği gün yüzüne çıkardı. Pazartesi gecesi, Whatsapp üzerinden sipariş alan firmalar veya Instagram üzerinden ürün tanıtımı yapan influencerlar büyük hüsrana uğradı. Dünya genelinde birçok insan Facebook ortadan kalktığında Instagram ve WhatsApp’ın da ortadan kalktığını deneyimlemiş oldu. Ancak günün sonunda deyim yerindeyse daha toprağı kurumadan birçok kullanıcı alternatif platformlara yöneldi ve çok kısa bir süre içerisinde uyum süreci başladı. Instagram kullanıcıları Twitter’a, Whatsapp kullanıcıları ise Telegram’a akın etti. Twitter fleet özelliğini kaldırmanın verdiği pişmanlıkla yeni gelen kullanıcılarına “Kelimenin tam anlamıyla herkese merhaba” dedi, hayat devam etti ve tüm bunlar Facebook olmadan gerçekleşti. Bu durum şunu gösterdi ki; her kesimden insanın linç edildiği, küfürsüz paylaşımların kabul görmediği, ülkeden ülkeye farklı politikaların uygulandığı, keyfi olarak resmi hesaplara sınırlamalarının getirildiği ve muhatap dahi bulunamayan bir Twitter’a alternatif bir platform da kabul görebilir.

Halihazırda kurulu ve milyonlarca kullanıcısı olan bir sosyal medya platformu, sıfırdan yeni kurulan bir platforma göre daha ilgi çekici olabilir. Ancak burada unutulmaması gereken nokta; bu ağlarla bağlantı kurma şeklimizin tamamen bize bağlı olduğudur. Defalarca güvenlik sorunu yaşamış olan, nefret söylemi, dezenformasyon ve veri sızıntıları ile sürekli karşımıza çıkan bir kuruma alternatif olarak üretilebilecek yerli bir uygulamayı kullanmak yine biz kullanıcıların elinde. Özetle platformların başarısı tamamen biz kullanıcıların onlara olan bağlılığımızla ilgili. Pazartesi günü zorunlu olarak bu mecralardan çıkış yaptık ve yine kendi isteğimizle önümüzdeki hafta oturumu tamamen kapatabiliriz.

Doç.Dr. Berrin Kalsın

Opinion Dijital Medya Ajansı Direktörü

Bu yazı 07/10/2021 tarihinde Anadolu Ajansı (AA) Analiz sayfasında yayınlanmıştır.

Link: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/sosyal-medya-kesintisini-dogru-okumak/2385433